KJK: Yeni bir tasfiye planı devrede, müsaade edilmeyecek!

KJK Kordinasyonu, Avrupa’da basın çalışanları ve Kürt devrimcilerine dönük gözaltıların “bir NATO saldırısı” olduğunu belirterek, “Kürt halkının payına yeniden tasfiye düşmesine asla müsaade edilmeyecektir” dedi.

KJK Koordinasyonu tarafından yapılan açıklama şöyle: “Dünyanın neredeyse her yanında yaygınlaşan ekonomik, siyasi, sosyal, ekolojik, askeri krizlerin günden güne büyümesi, şiddetlenmesi, yıkıcı sonuçlar vermesi hegomonik güçlerin iktidar hesapları temelinde sürdürülen 3. dünya savaşının yarattığı sonuçlardır. Kadın düşmanı, ırkçı, faşist sistemin yürüttüğü bu savaş, esasta halkların ve kadınların özgürlük davalarının tasfiyesini amaçlamaktadır. Bu gerçeğin en bariz bir şekilde görünür olduğu coğrafyanın başında ülkemiz Kurdistan gelmektedir. Hegemon güçlerin bizzat kurguladığı ve planladığı çatışma ve savaşların  kurbanı kılınmak istenen halkımız ve mücadelemiz üzerinde son günlerde, yeniden geçmiş saldırı dalgalarının bir benzeri yürürlüğe konulmuş bulunmaktadır. Türkiye devletinin iç ve dış siyasetinde önemli değişimlerin yaşandığı bu günler de Kürt halkına dönük saldırılar yoğunlaştırılmıştır.  Kürt özgürlük hareketine on yıllardır dayatılan çökertme planlarının sonuç vermemesi karşısında sıkışan Türkiye devleti ve bağlı olduğu GLADYO güçleri saldırı dozajını bir kez daha zirveye taşımak istemektedirler. Söz konusu saldırıları kınıyoruz. Kürt halkına ve özgürlük mücadelemize karşı yürütülmek istenen bu imha ve soykırım saldırılarına karşı halkımızın, devrimci, demokratik güçlerin ve özgürlük mücadelesi olarak bizlerin büyük ve güçlü direnerek, boşa çıkaracağından kimsenin kuşkusu olmasın.

Saldırılar, gerillanın Zap’ta ortaya koyduğu tarihi direniş ve gerçekleştirdiği eylemler, 8 Mart, Newroz ve en son Türkiye ve Kuzey Kurdistan’da gerçekleşen yerel seçimde halkımızın ortaya koyduğu güçlü sahiplenme ve mücadele etme kararlılığı sonrasına gelmesi dikkat çekicidir. Hegemon güçler, PKK’nin ve Kürt halkının direnci, mücadelesi ve direnişi karşısında paniğe kapılmış görünmektedirler. Komplo ve sonrasında yürütülen çöktürme planın boşa çıkması ve önemli oranda etkisiz kılınması; söz konusu güçleri bir kez daha harekete geçirmiş, AKP/MHP özel savaş rejimini çıkarları için daha fazla kullanma amaçlı kurtarma ve kollamak üzerinden saldırıya geçmişlerdir.

YENİ BİR TASFİYE PLANI

Kuzey, Güney Kürdistan’ta gerillaya dönük başlatılan saldırılar, Türkiye’de Kürt demokratik siyasetine dönük yürütülen kirli planlamalara paralel olarak Avrupa ve Türkiye’de basın kurumları, çalışanları ve Kürt devrimcilerine dönük gözaltılar bir NATO saldırısıdır. Halkımızın meşru mücadelesini yapılan tüm saldırılara rağmen tasfiye edemeyen NATO, yeni bir tasfiye planı daha devreye koymuş bulunmaktadır. Fransa, Almanya, Belçika başta olmak üzere tüm Avrupa ülkelerine sözümüz şudur: Kürt halkı ve çocukları DAİŞ’i yenilgiye uğratan ve bu nokta da büyük bedel verenlerdir. Avrupa’yı DAİŞ belasından önemli oranda Kürt halkının çocukları, PKK gerillaları ve YPJ-YPG güçleri korumuştur. Direniş ve mücadelesi ile ön almıştır. O gün bunu alkışlayanlar, bu gün kendi kirli çıkarları için Kürt halkının kurumlarına saldırmakta ve devrimcilerini tutuklamaktadır. Katledilmesine ve tutuklanmasına destek sunmaktadır. DAİŞ’i besleyen, koruyan ve tehdit aracı olarak kullanan Erdoğan/Bahçeli özel savaş rejimini ayakta tutmak ve korumak için Kürtlere saldırmaktadır. Bu güçleri kirli ve karanlık politikalarından vaz geçmeye çağırıyoruz. Bu saldırılar Jin Jiyan Azadî felsefesi, anlayışı, yaşam ve mücadele tarzına karşı geliştirildiğini de hatırlatmak istiyoruz.

DİPLOMATİK GÖRÜŞMELER

Yerel ve küresel çaptaki kutuplaşmaların tüm hızıyla sürdüğü bir süreçte faşist şef R.T Erdoğan’ın ABD’ye çağırılması, yıllardan sonra Irak’a ziyareti, Alman Cumhurbaşkanının Türkiye ziyareti, bölgesel güçlerle yürütülen diplomatik görüşmelerin tümü PKK ve Önder APO’nun karşıtlığı üzerinden geliştirilmektedir. Bölge siyasetinin yeniden dizayn edilmek istendiği bu süreçte Kürt halkının payına yeniden tasfiye düşmesine asla müsaade edilmeyecektir. Söz konusu saldırıların odağında hareketimizin etkisiz kılınması, tasfiyesi, Kurdistan topraklarının işgal ve ilhakının kalıcı hale getirilmesi yatmaktadır.  Uluslararası hegemon güçler Türk devletini ve Kürtlerin işbirlikçi kesimlerini bölgenin dizaynında kullanma üzerinden bu saldırı konseptini yürütmektedir. Bölgede hakim olmanın koşulu olarak PKK’nin mutlak anlamda tasfiyesini öngören faşist Türk Devleti iç ve dış siyasetini tamamen bu amaç doğrultusunda yürütmektedir

BASIN EMEKÇİLERİNE SALDIRIYI KINIYORUZ

KJK olarak Avrupa’nın ortasında hiçbir etik, hukuki norma sığmayan, bir halkın acılarının, direnişinin, var olma mücadelesinin sesi soluğu, dili olmaya çalışan özgür basın emekçilerine dönük geliştirilen bu anti demokratik saldırıyı bir kez daha kınıyoruz. Belçika’nın insan hakları ve  basın özgürlüğü gibi değerleri Türkiye ile yürüttüğü kirli pazarlıklara kurban etmesi utanç vericidir.  Bu Halkımızın özgür haber alma özgürlüğüne yapılmış bir saldırıdır.  Hakkın, hukukun, insan haklarının, demokrasinin kalesi olduğunu iddia eden Avrupa gibi bir yerde ezilen bir halkın meşru davasının sözü dili olmaya çalışan bir basın merkezine yöneltilen bu saldırı Avrupa’nın çokça iddia ettiği insan hakları savunuculuğuna da vurulmuş bir darbe ve lekedir.

ERMENİ SOYKIRIMI

Bugün 24 Nisan 1915’te Ermeni halkına karşı yürütülen soykırım saldırısının yıldönümüdür. Bu soykırımı bir kez daha nefret ile kınıyoruz. Kürt halkına karşı yürütülen bu topyekün soykırım saldırısı da; Ermeni halkına karşı yürütülen soykırım politikası ve saldırısının günceldeki halidir. Soykırım ve katliama karşı direnen mücadele eden tüm kesimleri Türk devletinin halklara karşı yürüttüğü bu soykırım ve saldırılara ortak mücadeleyi büyütmeye ve bu saldırılara boşa çıkarmaya çağırıyoruz. Bu kirli politikalara ortak olan tüm güçleri, halkların kanı ve soykırımı üzerinden elde ettiğiniz çıkarlar üzerinden gelecek inşa edemezsiniz. Çocuklarınız ve insanlık bunu kabul etmeyecektir.

DEMOKRATİK KAMUOYUNA DUYARLILIK ÇAĞRISI

Demokrasiye insan haklarına inanan, hukukun üstünlüğünün devletlerin kirli, ikiyüzlü, pragmatist çıkarlarından daha üstün olduğuna inanan demokratik kamuoyunu tutum almaya çağırıyoruz. Yine Türkiye’yi ülke içi ve sınır dışı operasyonlarla büyük krizlere, çözümsüzlüklere  sürükleyen Faşist AKP- MHP rejiminin yönelimlerine karşı tüm toplumsal kesimleri duyarlı olmaya, tutum almaya çağırıyoruz."