Kayıp yakınları 4 merkezde eylemdeydi

Kayıp yakınları 4 merkezde eylemdeydi

Kayıp yakınları, Amed, Cizre, Batman ve Yüksekova’da eylemdeydi. Amed’de Mehmet  Abdullillah ve Ali Osman Heyecan kardeşlerin akibeti soruldu. Cizre de ise, Ömer Candoruk’un akibeti soruldu. Batman’da da İHD öncülüğünde eylem yapıldı.

AMED

İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınlarının “Bulunsun, Failler Yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 302’ncisi, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde yağanak yağmur altında gerçekleştirildi. Eyleme İHD üye ve yöneticilerinin yanı sıra, Mezopotamyada Yakınlarını kaybedenler Derneği (MEYA-DER) yöneticileri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, kayıp yakınları ile insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 1995 yılında çalışmak için gittikleri Güney Kürdistan’dan döndükleri sırada, en son babaları ile Habur Sınır Kapısı’nda yaptıkları telefon görüşmesinin ardından bir daha haber alınamayan Mehmet Abdullillah ve Ali Osman Heyecan kardeşlerin akıbeti soruldu.

Eylem öncesi kısa bir konuşma yapan İHD Amed Şubesi Kayıp ve Faili Meçhul Cinayetler Komisyonu Üyesi Nigar Kocaman, oturma eylemlerinin 302. haftasında bulunduklarını hatırlatarak, eylemlerine sonuç alıncaya dek devam edeceklerini belirtti.

25 Kasım’ın kadına yönelik şiddete karşı mücadele etme günü olarak anıldığına dikkat çeken Kocaman, Türkiye’de kadınların hala şiddete maruz kaldığını ve devletin bu konuda yeterli politikalara sahip olmasının sonucu olarak şiddetin önlenemediğini kaydetti. Şengal ve Kobanê’de ise kadınların, DAİŞ çeteleri tarafından pazarlarda köle olarak satıldığını ve katledildiğini ifade eden Kocaman, dünya kamuoyunun bu konuda ki sessizliğini eleştirdi. DAİŞ çetelerinin kadınlara yönelik barbarlığına karşı, uluslar arası insan hakları örgütlerini duyarlı davranmaya davet eden Kocaman, yaşanan insan hakları ihlallerine seyirci kalmamalarını talep etti.

Konuşmasını sürdüren Kocaman, 1995 yılında çalışmak için gittikleri Federal Kürdistan Bölgesi’nden döndükleri sırada, en son babaları ile Habur Sınır Kapısı’nda yaptıkları telefon görüşmesinin ardından kendilerinden bir daha haber alınamayan Mehmet Abdullillah ve Ali Osman Heyecan kardeşlerin hikayesini paylaştı. Kocaman şunları belirtti: “Baba Halil Heyecan’ın, 2009 Yılında Cizre Cumhuriyet Savcılığı’na yaptığı yazılı başvuruda geçen anlatım ve beyanlara göre; Mehmet Abdulillah ile Ali Osman Heyecan isimli kardeşler, Cizre’de işsiz oldukları ve iş bulmakta sıkıntı yaşadıkları için, çalışmak üzere Irak Federal Kürdistan Bölgesi’ne gidip geliyorlarmış. İki kardeş, her gidiş gelişlerinde babalarını mutlaka arayarak durumlarından haberdar ediyormuş.

1995 yılının bahar aylarında, yine çalışmak üzere gittikleri Federal Kürdistan Bölgesinden Türkiye’ye döndükleri sırada kardeşlerden Mehmet Abdulillah, her zaman yaptığı gibi İzmir’de yaşayan babası Halil Heyecan’ı ev telefonundan arayarak, kendisini Gümrük Kapısı’ndan aradıklarını, Türkiye’ye geçiş yaptıklarını ve durumlarının da iyi olduğunu söyler. Bu telefon görüşmesi, baba ve oğul arasındaki son görüşme olur. Bu konuşmadan sonra Mehmet Abdulillah ve Ali Osman Heyecan’dan bir daha haber alınamaz.

Aile, korktukları gerekçesiyle o dönemde kaybolma olayına ilişkin herhangi resmi bir kuruma başvuruda bulunmaz. 1998 yılında Cizre Emniyet Müdürlüğü, Halil Heyecan'a oğullarının nerde olduğunu sorar. Baba çocuklarının kayıp olduğunu ilk burada belirtir ve kendilerinden 3 yıl boyunca hiçbir haber alamadığını belirtir. Baba Halil Heyecan, 2009 yılında Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuruda bulunur. Savcılığa, olay tarihinde güvenlik sorunu yaşadıkları için daha önce başvurmadığını ve çocuklarının öldürülmüş olabileceklerine dair bir kanaat taşıdığını belirtir. Aradan geçen 19 yıla rağmen 2 kardeşin akıbeti hala meçhul.”

Kocaman’ın konuşması ardından bir konuşmada bulunan kayıp Ali Tekdağ’ın eşi Hatice Tekdağ, eşinin gözleri önünde götürüldüğü ve kendisinden bu güne dek bir haber alınmadığını belirtti. Tekdağ şöyle konuştu: “Bir insan 19 defa gözaltına alıyor, 6 ay, 2 yıl gibi sürelerle yıllarca cezaevine tutuyorlar. Defalarca evimiz basıldı. Onu kaybettiler. Subaylar itiraf ettiler. Ona işkence etmişler, bedenine naylon damlatmışlar. Hala bunu kabul etmiyorlar. Çocuklarıma baskı yapıyorlardı. Kaç defa beni kaçırıp, tehdit ettiler. Bana ‘Sende Ali’nin yanına git’ diyorlardı” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı’nın kendini Müslüman olarak tanıttığına dikkat çekerek ve Cumhurbaşkanı’na seslenerek konuşmasını sürdüren Tekdağ, “ (Kayıp resimlerini göstererek) Bu gençleri görmüyor musun? Hala da kan içiyorsun, hala. Bu gençlere yazık değil mi? Biz çocuklarımızı, eşlerimizi, kardeşlerimizi yerde mi bulduk? Biz can kaybettik, can. Biz sağ olduğumuz sürece… Çocuklarımız var, onlar yoksa torunlarımız var. Bu davadan asla vazgeçmeyeceğiz” şeklinde konuştu.

Yapılan konuşmaların ardından sağanak yağışa aldırış etmeden eylemlerini sürdüren kayıp yakınları, Heyecan kardeşler, Ali Tekdağ ve tüm kayıplar anısına 5 dakika oturma eylemi gerçekleştirdi.

CİZRE

Şırnak'ın Cizre ilçesinde gözaltında kaybedilenlerin akıbetinin aydınlatılması amacıyla her hafta eylem yapan Dayîkên Şemîyê (Cumartesi Anneleri) bu hafta 310'uncu kez sokağa çıktı. Ellerine özellikle 1990'lı yılarda kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıyan aileler, Sanat Sokağı girişinde biraraya gelerek kayıpların resimlerinin bulunduğu pankartı açtı. Bu hafta gerçekleşen eyleme, Cizre Belediye Eş Başkanı Leyla İmret, KESK Kadın Meclisi, MEYA-DER, KURDİ-DER, İHD ve Barış Anneleri Meclisi üyeleri katılarak destek verdi. Her hafta bir hikâyenin anlatıldığı eylemde bu hafta JİTEM elemanları tarafından Silopi- Cizre arasından taksicilik yapan ve 3 yolcusu ile birlikte zorla alı konularak katledilen Ömer Candoruk'un hikayesi anlatıldı. Yılardır eşinin faillerinin yargılanması amacıyla mücadele yürüten Hanım Candoruk, yaşananları aktardı. 

Eşinin taksicilik yaptığı dönemde, yanındaki 3 yolcuyla birlikte katledildiğini hatırlatan Candoruk, "Eşimi katleden dönemin JİTEM elemanları olan Abdulhakim Güven, Cemal Yüzbaşı, Hıdır, Kamil Atak ve arkadaşlarıdır. Diyarbakır'da görülen JİTEM davasında bir ara bu isimler yargılandı ancak hepsi serbest bırakıldı" dedi. 

Aileler olarak bunu kabul etmediklerini ve karanlıkta kalan bu olayların aydınlatılmasını istediklerini söyleyen Candoruk, şunları aktardı: "Eşimi bu insanlar katletti. Gündüz açık bir şekilde yapıldı görgü tanıkları halen yaşıyor. Eşimi katlettikten sonra arabasıyla sokaklarda dolaşıyorlardı bunu herkes biliyor ve görüyordu. Yıllardır buradan adalet taleplerimizi dile getiriyoruz. Verdiğimiz mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz. Kanımızın son damlasına kadar adalet arayışında olacağız." 

BATMAN 

Batman'da ise "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" sloganıyla devam eden eylemin 302'nci haftasını Atatürk Parkı önünde düzenlendi. Eyleme İHD yöneticileri, üyeleri, kayıp yakınları ve kimi STÖ temsilcileri ve kitle katıldı.

Kayıpların resimlerinin taşındığı eylemde ilk konuşan İHD Batman Şubesi Başkanı Mehmet Bağatır, 302'nci hafta ile birlikte meydana gelen çirkin cinayetlerin netleşmesini istediklerini belirterek, "Yapılan katliamlar insanlık dışı ve suçudur. Türkiye'de barışın sağlanmasıyla birlikte insanlık dışı yapılan olayların akıbetleri ortaya çıkması gerekiyor" dedi. 

Bağatır'ın ardından Dargeçit ilçesinde 30 Ekim 1995 yılında gözaltına alınarak kaybedilen ve geçtiğimiz günlerde DNA testi sonuçlanan Abdurrahman Olcay'ın eşi Mizgin Doğan, 1995'te devlet, eşi, kardeşiyle birlikte aynı aileden toplam 7 kişinin katledildiğini belirterek, "2003 yılında kardeşim ve kuzenimin kemiklerine ulaştık. Şimdi de eşimin cenazesine ulaştık. Eşimin cenazesi Kızıltepe'de bulundu. Şuan DNA testi belli oldu. Yarın da Batman Asri Mezarlığı'nda defin edeceğiz" dedi. 

Katillerin peşini bırakmayacaklarını aktaran Doğan, "Torunlarımızın torunları bile olsa bu davayı bırakmayacağız. Katileri rahat bırakmayacağız. Bu dünyada da öbür dünyada da ellerimiz yakalarında olacaktır" diye konuştu. Eğer kayıpların failleri bulunsaydı bugün Uğur ve Ceylanlar hayata olacaklarını söyleyen Doğan, eşinin kaybedildiği zaman oğullarının 4 aylık olduğunu ifade etti. 
Son olarak İHD ve kayıp aileleri adına açıklama yapan İHD Batman Şubesi üyesi Av. İlyas Tarım, 22 Kasım 2004'te Kızıltepe ilçesinde babası ile birlikte 13 kurşunla katledilen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz'ın cinayetini hatırlatarak, tam on senedir adalet talepleri neticesiz kaldığını dile getirdi. 

YÜKSEKOVA 

Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) temsilcileri, "faili meçhul" cinayetlere kurban gidenlerin akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 34'üncü kez Sanat Sokağı'nda bir araya geldi. Kaybedilenlerin fotoğraflarının taşındığı eylemde, devlet tarafından katledilen çocuklar şahsında demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına saygı duruşunda bulunuldu. Eylemde konuşan İHD Yüksekova Temsilcisi Muhyettin Ünal, devlet tarafından katledilen Uğur Kaymaz, Ceylan Önkul, Berkin Elvan ve İbrahim Aras'tan örnek vererek, "Bugüne kadar yüzlerce çocuk katledilmiştir. Çocuklar size ne yapmıştır. Her katledilen çocuğa elinde silah vardı veya çeşitli gerekçeler sunulmuştur. Son olarak Yüksekova'da polis tarafından okul dönüşü yoldan alınan 10 yaşındaki Serhat Işık polis tarafından dövülmüş, tartaklanmıştır. Bu vesileyle çocuk haklarının güvence altına alınması ve çocuk katliamlarına dur denmesi lazım" dedi. 

Daha sonra söz alan Yüksekova Demokratik Toplum Meclisi Eş Başkanı Vahit Şahinoğlu ise çocuğa ve kadına yönelik şiddetin egemen güçler tarafından sürekli "terbiye aracı" olarak kullanıldığını söyledi. Şahinoğlu, "Bugüne kadar binlerce çocuk katledilmiş, bir o kadar da kadın ve erkek, sistem tarafından katledilmiştir. Özgürlük ve demokrasi mücadelemizle beraber çocuk ve kadının ahlaklı ve vicdanlı bir toplumda hak sahibi olarak, önderlik paradigması çerçevesinde esas alınacaktır" ifadelerini kullandı.

Konuşmalardan sonra 5 dakikalık oturma eylemi ile açıklama sona erdi.