Gülsuyu çetesi davasında 'salon' ve 'nakil' krizi

Gülsuyu çetesi davasında 'salon' ve 'nakil' krizi

Türkiye'nin en büyük kamu binası ve dünyanın en büyük adliye sarayı unvanına sahip olan İstanbul Anadolu Adliye Sarayı'nda Hasan Ferit Gedik'in çeteler tarafından katledildiği dava için daha büyük bir salon verilmemesi gerilime neden oldu.  Duruşma Kasım ayına ertelendi.

Gülsuyu'nda çetelerin kurşunu ile hayatını kaybeden Hasan Ferit Gedik davasının üçüncü duruşması Kartal'daki Adliye Sarayı'nda görüldü.  Bu duruşmada polis ablukası altında gerçekleşti.

Duruşmada avukatlar, davanın daha büyük bir salona alınmasını isterken, mahkeme heyeti de duruşmayı başka şehre alma yönünde görüş beyan edince gerginlik yaşandı.  Avukatlar bunun üzerine duruşmanın Silivri'de yapılmasını isterken, güvenliğin sağlanamayacağı gerekçesiyle bu talebin reddedildiği öğrenildi.  

CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Türkiye Barolar Birliği  Başkanı Feyzioğlu ve İstanbul Barolar temsilcisi Ömer Kavili'nin izlediği duruşma 19 Kasım'a ertelendi ancak hangi mahkeme salonunda yapılacağı henüz açıklanmadı. Avukatlar, duruşmanın başka kente nakledilmesi halinde davanın üzerinin kapatılmaya çalışılacağından endişe ediyor.

Bir çok gazetecinin alınmadığı mahkeme sonrası ilk açıklamayı Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Feyzioğlu yaptı. Böylesine büyük bir adalet sarayında tek bir salon verilmediğini söyleyen Feyzioğlu, 40 derece sıcaklıkta duruşma yapıldığı tepkisinde bulundu.

Feyzioğlu, 4 Eylül günü yapılan bir önceki duruşmada İstanbul Barosu gözlemcisi Ömer Kavili'yi darp eden Emniyet teşkilatı içerisindeki polisleri tespit ettireceklerini sözlerine ekledi.  Feyzioğlu, "Avukatların başına vurulan yumruk halka vurulmuştur" diyerek meslektaşlarına sonuna kadar destek vereceklerini söyledi.

İstanbul Baro Temsilcisi gözlemcisi Ömer Kavil ise avukatlar, gazeteciler ve seyircilerin içeri alınmamasının hakimin kararı olmadığına dikkat çekerek, polisin keyfi tutumu olduğunu söyledi. Kavili, hakimin böyle bir kararını olmadığını belirtti.  Güvenliği sağlaması gereken polislerin açıkça avukatları darp etmeye geldiğini ifade eden Kavili, "Bir polis teşkilatı düşünün ki, çeteleri korurken, oğlunu kaybetmiş bir anneyi yerlere atıp tekmeliyorlar" dedi.

Adalet Bakanlığı'nı harekete geçmeye çağıran Ömer Kavili, "Biz avukatlar hak aramaya devam edeceğiz" diye konuştu.

Duruşmayı izleyen ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, "Burada olmak adaletin yanında olmaktır" diyerek, "Bir mahkeme heyeti düşünün ki güvenlik sağlayamadıkları bahanesiyle salon bulamıyor. Bu utanç verici bir durumdur" şeklinde konuştu.  Güvenlik gerekçesiyle davanın İstanbul'dan başka kentlere sürülmek ve üzerinin kapatılmak istendiğine dikkat çeken Kozağaçlı, "Bu sürgünler bizi yıldıramaz" dedi.

Kozağaçlı, "Dünyanın en büyük adalet sarayında kayıt sistemi ve elektrik çalışmıyor. Burası adalet sarayı değil ancak TOKİ binası olabilir" diyerek sözlerini sürdürürken,  "İstanbul Valisi ve Cumhuriyet Başsavacısı utanmalıdır" diye ekledi. Kozağaçlı, bir uyuşturucu çetesinin "güvenlik sağlayamıyoruz" gerekçesiyle yargılanamadığını belirterek, İstanbul Valisi ve Cumhuriyet Başsavcılığı'nı istifaya çağırdı.

Duruşmaya katılan Hasan Ferit Gedik'in dedesi Mustafa Meral, basın açıklaması sırasında yaptığı konuşmada davanın durmadan ertelenmeye çalışıldığını çünkü bu çetelerin arkasında büyük bir güç olduğunu belirtti.  Meral, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın deprem bölgesi diyerek Gülsuyu'nu boşaltmaya çalıştığını ancak halkın tepkisiyle karşılaştıktan sonra bu kez Ağaoğlu grubunun devreye girdiğin belirtirken, Ağaoğlu grubunun da halk tarafından mahalleden kovulduğunu söyledi. Dede Meral, bu durum üzerine oğlunun gözdağı verilmek üzere öldürüldüğünü belirterek,"Ancak bugün 10 binlerce Hasan Ferit var" dedi.  "Sizin adaletinizi tanıyoruz" diyen Meral, torununun kanının yerde kalmayacağını belirtti.

Anne Nuray Gedik ise, bugün üçüncü duruşma yapılmasına rağmen halen katillerin yargılanmadığını ifade ederek,  şimdi tıpkı Gezi direnişi davaları gibi bu duruşmanın da başka illere nakledilmek ve kapatılmak istendiğine belirtti.

Konuşmalardan sonra avukatlar ve kitle Kartal Meydanı'na yürümek isteyince polis engeliyle karşılaştı. Bir müddet oturma eylemi yapıldıktan sonra polis eylemcilerin pankartsız yürümesine izin verdi.